Bu seneki bayramımın çok iyi geçtiğini söyleyemem.Çoğu kişininki gibi bayram namazıyla başladı.Bayramımın sıkıntılı geçeceği orada bile belliydi.Cami çok sıkışık olduğundan önümdeki adamın kıçına secde etmek zorunda kaldım.Ve havasızlıktan az daha boğuluyordum.Herneyse namazın ardından kahvaltıyla devam etti ilk bayram günüm.Eller öpüldü paralar toplandı.300-400 YTL arası bir meblağ tam hatırlayamıyorum şuan.Hiç haz etmediğim babannemlerde 3 saat oturmak zorunda kaldım ki gerçekten zorlayıcı bir deneyimdi.Bunlara rağmen ilk gün fena değildi.
Bayramın 2. günü uyumakla geçti.Akşam 5 gibi ailecek hatta sülalecek adapazarı/kuzuluk(Allahım sen kuzuluğu koru asfdadg xD)’a doğru yola çıktık.Eğlence dolu bir bayram tatili beni bekliyordu bunu sezmiştim.Babamın bana dersler ve dersaneyle ilgili sızlanmlarıyla dolu, babamdan gelen grip virüsünün banada bulaşmasıyla dolu, stress,gerginlik,bunalım ve manik depresif olmanın yollarıyla dolu bir tatil beni bekliyordu.Her tatilden sonra kendime ailemle tatil yapmıyacağım diye söz vermeme rağmen genelde yapamıyorum bu eylemi.
Adapazarında araba sürdüm biraz işte tek katkısı o oldu diyebilirim ama yanımda babam oturunca şöför olmak gerçekten zorlaşıyor.”DUR”,”NAPIYON A.Q”,”OHA A.Q”,”YAVAŞ A.Q” gibi nidalarla babam araba kullanmamı oldukça zorlaştırıyor.Acemi bir şöför olarak bir daha babamın gözetiminde araba kullanmamaya karar verdim.
Birde sülalecek yaptığımız kahvaltılar ´arılar´ tarafından sabote edildi.Annemi ve ananemi soktular bi güzel.Kahvaltılarımda o bakımdan zehir oldu.Zaten orda yapcak hiç bi bok yok yani.Öyle sıkıntı dolu iğrenç bi tatildi valla.Özet geçmek gerekirse ; “bok gibiydi a.q”…
Yarın tatilmiş bu arada unutmuştum bugün hatırladım pek bi sevindim.Aslında biraz üzüldümde çünkü okulda bu kötü anıları unutuyorum hiç olmazsa.Ders çalışmaya epey başladım gibi gibi.He bide babam iPhone aldı el koydum o var yeni haber olaraktan.iPhone 3G incelemesini yapıcam yakında bakalım hayırlısı tabi internet gidince artık teyzem meyzem neyzen tevfik falan halletcez.Hepte internet gitcek gitcek diyorum bi gidemedi aq kendimimi kandırıyorum ne..?
Evet evdeyim sonunda.Ama sevinemiyorum.Çünkü evde olmam demek ders çalışmaya başlamam demek.Bugün ilk günüm henüz daha başlayamadım.Hala dota oynuyorum.Ama akşamüstüne doğru start vermeyi düşünüyorum.Birde odama masa almayı düşünüyorum ders için.Bilgisayarlarıda paketleyip balkona koymayı başaracak iradeyi bulabilirsem yapmayı düşünüyorum.Evde 3 bilgisayar olduğundan biraz işim zorlaşıyor.Ama kötü olan bilgisayarı kaldırmamayı düşünüyorum.Sadece internet için kullanılacak.Bide gidip doğru düzgün konu anlatımlı kitap almam lazım.Yarın Dark Knight’a gidince kitapları alıcam muhtemelen.Hade bakalım ÖSS Mode = (almost) on..
Bu yazıda hayatımın yıllarının büyük bir kısmını kaplayan online oyun geçmişimden bahsedeceğim.Beni çok eğlendirmesi, büyük zevkler ve heyecanlar yaşatmasına rağmen, online oyunlar hayatımda pek çok olumsuzluğada sebep oldu.Bu yazıda hepsine değinmeye çalışacağım.Oyunları oynama zamanına göre kronolojik olarak sıralanmıştır.
Counter-Strike / Half-Life Geçmişim
CS şüphesiz ki online oyunlarda bir devrimin başlangıcı.İnternet Cafelerin, LAN partylerin vazgeçilmezi.FPS oyun türünün öncüsü.CS’le ilk tanıştığım zamanı tam hatırlamıyorum.Ama deli gibi oynamaya başladığım zaman dün gibi aklımda.
Oturduğum konut sitesine evler arası network ve hızlı internet bağlanmıştı.Sitedeki arkadaşlar ve oyun meraklıları deli gibi oyun oynamaya başladık.Age of Empires,Age of Mythology,Half-Life ve tabii CS.Yani bildiğimiz cafeler gibi CS’yi açıp LAN Oyunlarına baktığımda en az 1 tane kurulu oyun görürdüm.Sitede epey oynayan vardı o zamanlar.Kendimi övmeyi pek sevmem ama epey iyi oynardım.Hatta sitedeki bazı şahıslar bende hile programı olduğuna kesin emindiler.Ki ben ozaman CS için hile programlarının olduğundan bihaberdim.Hatta bu şahıslar videomu çekip anlamaya bile çalıştılar :).Boş çabalar işte ama şimdi dönüp baktığımda onlarada hak veriyorum.Çünkü gerçekten deli gibi oynardım.
Daha sonra Network’ü aşıp internette oynamayı keşfettim.Ozamanlar Steam denen zımbırtı yoktu.Direk WON sistemiyle çatır çatır online oynanıyordu.Ama çoğu serverda orjinal Half-Life CD-Key’i lazımdı.Ve bir takım araştırmalarımdan sonra Weblebi.Com adlı alışveriş sitesinden bir oyun sipariş ettim.Orjinal Key’imide aldıktan sonra artık beni hiçbir şey tutamazdı.Nitekim öylede oldu.Deli gibi CS oynamaktan “hayvan” gibi cs oynamaya level atladım.Clanlerden clanlere,serverlardan serverlara koşuyordum.Hatta bi ara parasını verip kendi CS Serverımı bile açtım.
Öğlen 12 de kalkıp sabah 6′lara kadar CS oynuyordum.Tatillerde tabi.Okul zamanıda okuldan gelip çantayı fırlattığım gibi CS’ye giriyordum.Daha sonra şu Steam denen adi şerefsiz sistem çıkınca yeni çıkan CS yi oynamak içinde orjinal oyun gerekti.Ve pek çok Online CS oyuncusu CS’yi bıraktı.Bende dahil.
Şimdi rahatlıkla söyleyebilirimki LGS yeni adıyla OKS’yi kazanamamın sebeplerinden biri Counter-Strike’tır..
Daha sonra günlerden bir gün bir arkadaşım koşarak yanıma geldi:
-Lan süper bi oyun çıkmış.Hemde bedava!Böle kendi karakterin var geliştiriyosun savaşıyosun falan..
-Hadi ya neymiş lan adı?
-Knight Online!
yazının devamı Knight Online adlı hayatımı karartan oyunla gelecektir..