Evet uzun zamandır yazamıyordum maalesef.Yoğun ÖSS çalışmaları yüzünden diyemiyeceğim pek internetin olmamasından dolayı daha çok.Şu geçen zaman zarfı boyunca çok çalıştığım söylenemez ama baya baya çalışıyorum sayılır.Yani eskiye oranla .Yarın 2. dönemin ilk günü.Artık ÖSS’ye bugünden itibaren 124 gün kaldı.Buda 4 ay demek.Dönüp bakınca zamanın nası geçtiğini anlamadım gerçekten.Acaba ÖSS’ye girdikten sonrada böylemi hissedeceğim?

Hedeflerimi büyük ölçüde belirledim.Üniversite olarak Koç Üniversitesi, bölüm olarak Bilgisayar,Mekatronik veya Elektrik-Elektronik Mühendisliklerinden bir tanesi.Max. 320 yapsam bana yeter.Şuanda 290 falan yapıyorum.Yani 20-30 puan arttırmalıyım.Eğer bu sene bir yere giremezsem seneye sıçtım çünkü sistem değişiyor.Çift sınav, 120 mat 120 fen sorusu adamın iflahı çükülür valla.

ÖSS sonrası planlarımdan çokça bahsetmiştim.Araba almak konusunda Volkswagen Golf almaya karar verdim.Tabii babacığım alır ise :).Fiyatları 25-35 arası değişiyor.Üniden biraz burs alsam fena olmaz.Yoksa 25×4 + 25(hazırlık)=125 Milyar üniversite masrafım doğabilir.

Şu aralar napıyorum.Twilight seriisi kitaplarını okumakla meşguldüm.İlk kitap olan Twilight(Alacakaranlık)’ı 2 günde, ikinci kitap olan New Moon(Yeni Ay)’ı 1 günde bitirdim.Ve şuan üçüncü kitap olan Eclipse(Tutulma)’nın yarısına geldim.True Story..Twilight’ın filmide çıktı bir güzel onuda izledim.Gerçekten insanı etkileyen kıskanılası bir aşk.Öyle bi aşkta anca kitapta filmde olur zaten.

Bi daha ne zaman yazarım bilinmez onun için…

Evet ÖSS moduna giridiğimden beri pek bilgisayarla uğraşamıyorum.Zaten internetim kesik olduğundan yapıcak birşey kalmıyor.Arada bi girip PES oynuyorum hepsi bu.İnternetsizlik gerçekten çok zor.Aklıma birşey geliyor diyorum gidip bakim araştırıyım ama internet yok!Daha alışamadım tam.Şu anda cep telefonunu bilgisayara bağladım ve cep telefonu üzerinden giriyorum internete.Elbetteki çok yavaş.Ama yazı yazmamı sağlıyor en azından.

Günlerim nasıl geçiyor derseniz aslında iyi geçiyor.Bilgisayarla çok haşırneşir olan ben internet kesilince birden bilgisayardan soğudum.Aslında biraz sıradanlık hakim şu sıralar hayatımda.Sabah kalk, okula git, eve gel,biraz ders çalış,kitap oku,dumbel kaldır,mekik çek,yemek ye,TV izle etc.Şu sıralar böyle geçiyor günlerim.

Okul nasıl dersen gerçekten iyi geçiyor.Lise son olduğumuzdan çoğu hoca serbest bırakıyor.Ve test çözümü&muhabbet şeklinde oluyor dersler.Dizilerimdende ayrı kalıyorum.İnsan 30 tane birden dizi izleyince hepsini takip etmek özelliklede internet yokken imkânsız gibi birşey oluyor.Arada bi çok sevdiğim diziler için interneti olan akrabalara gidip indirip izliyorum.

Sınav haftasınada girdik bakalım nolacak.Gerçi sınavları pek önemsemiyorum bu sene.Not konusunda sıkıntı çekmiyeceğimiz söylediler.ÖSS’ye odaklanmak için.ÖSS..Lanet sınav.Hayatının 1(+1 opsiyonlu) yılını karartan sınav.Türkiyenin gerizekalı işleyişinin bir örneği daha.Hayır dramatikleşmiyorum.Bir realiteden bahsediyorum.

Fenerbahçe-Arsenal maçı başlamak üzere.Bir Beşiktaşlı olarak Arsenal’den en az 3 gol bekliyorum.Hadi bakim Van Persie,Samir Nasri göriyim sizi.Fener daha çok sürünecek.Daha yaptıklarının 100 de 1′ini bile çekmedi..

Bu seneki bayramımın çok iyi geçtiğini söyleyemem.Çoğu kişininki gibi bayram namazıyla başladı.Bayramımın sıkıntılı geçeceği orada bile belliydi.Cami çok sıkışık olduğundan önümdeki adamın kıçına secde etmek zorunda kaldım.Ve havasızlıktan az daha boğuluyordum.Herneyse namazın ardından kahvaltıyla devam etti ilk bayram günüm.Eller öpüldü paralar toplandı.300-400 YTL arası bir meblağ tam hatırlayamıyorum şuan.Hiç haz etmediğim babannemlerde 3 saat oturmak zorunda kaldım ki gerçekten zorlayıcı bir deneyimdi.Bunlara rağmen ilk gün fena değildi.

Bayramın 2. günü uyumakla geçti.Akşam 5 gibi ailecek hatta sülalecek adapazarı/kuzuluk(Allahım sen kuzuluğu koru asfdadg xD)’a doğru yola çıktık.Eğlence dolu bir bayram tatili beni bekliyordu bunu sezmiştim.Babamın bana dersler ve dersaneyle ilgili sızlanmlarıyla dolu, babamdan gelen grip virüsünün banada bulaşmasıyla dolu, stress,gerginlik,bunalım ve manik depresif olmanın yollarıyla dolu bir tatil beni bekliyordu.Her tatilden sonra kendime ailemle tatil yapmıyacağım diye söz vermeme rağmen genelde yapamıyorum bu eylemi.

Adapazarında araba sürdüm biraz işte tek katkısı o oldu diyebilirim ama yanımda babam oturunca şöför olmak gerçekten zorlaşıyor.”DUR”,”NAPIYON A.Q”,”OHA A.Q”,”YAVAŞ A.Q” gibi nidalarla babam araba kullanmamı oldukça zorlaştırıyor.Acemi bir şöför olarak bir daha babamın gözetiminde araba kullanmamaya karar verdim.

Birde sülalecek yaptığımız kahvaltılar ´arılar´ tarafından sabote edildi.Annemi ve ananemi soktular bi güzel.Kahvaltılarımda o bakımdan zehir oldu.Zaten orda yapcak hiç bi bok yok yani.Öyle sıkıntı dolu iğrenç bi tatildi valla.Özet geçmek gerekirse ; “bok gibiydi a.q”…

Yarın tatilmiş bu arada unutmuştum bugün hatırladım pek bi sevindim.Aslında biraz üzüldümde çünkü okulda bu kötü anıları unutuyorum hiç olmazsa.Ders çalışmaya epey başladım gibi gibi.He bide babam iPhone aldı el koydum o var yeni haber olaraktan.iPhone 3G incelemesini yapıcam yakında bakalım hayırlısı tabi internet gidince artık teyzem meyzem neyzen tevfik falan halletcez.Hepte internet gitcek gitcek diyorum bi gidemedi aq kendimimi kandırıyorum ne..?

Yavaş yavaş okula alışmaya başladım.2. hafta yarın başlıyor.Beden dersimiz var ama oruç olacağımdan maç yapıp yapmama konusunda tereddütteyim.Gerçi orucada iyice alıştım.Yani iftarın geldiğini zor farkediyorum.Ne acıkıyorum ne susuyorum..

Bide Supernatural adlı diziye başladım.Şeytan, hayalet yardıran 2 kardeşin hikayesi.Imbalanced bir dizi gerçekten.Çok sürükleyici ve esprileri gayet başarılı.Dean gerçekten çok kral adam.Seviyorum şerefsizi.Gerçekten karakterler çok başarılı.Zaten IMDB Puanı 9.1.Dizinin kalitesi ortada yani.Yakında bu diziyle ilgili ciddi bir inceleme sunabilirim.

Dersaneden de dergi dağıttılar bugün.Böyle kuşe kağıda basılı falan hoşuma gitti çalışasım geldi.Bakalım nolacak.

Birazdan Trabzon - Beşiktaş maçı var.Galatasaray berabere kaldı, Fenerbahçe yenildi.Bu fırsatı tepmemeliyiz.Yensek şu Trabzonu çok iyi olacak gerçekten.Elbetteki favori biziz.Ama Trabzon kadrosunu bu sene epey güçlendirdi.Bakalım zorlu bir karşılaşma olacak.

KARTAL GOL GOL GOL!

The O.C’yi bitirince Gossip Girl adlı diziye başladım.Benzer türdelermiş.Gossip Girl’ün çekim mekanları O.C kadar güzel olmasada yinede gayet güzel bir dizi.Henüz karakterlere tam ısınamadım.O.C’deki Seth Cohen karakteri gibi bir karakter olma ihtimali çok zayıf tabi ki :).

Elbette Manhattan’la California çok farklı şehirler.California’nın o doğal kumsalları kıyı evleri ve deniz manzaralı malikaneleri çok ayrı tattaydı.Manhattan’da daha çok yüksek binalar,şatafatlı mağzalar ve restorantlar var.

Bu arada bugün nekadar çok dizi izlediğimi farkettim ve bir sayayım dedim.İşte liste:

1. Lost
2. Prison Break
3. Heroes
4. CSI:Las Vegas
5. Dexter
6. The 4400
7. Veronica Mars
8. The O.C.
9. Chuck
10. How I Met Your Mother
11. Grey’s Anatomy
12. Gossip Girl
13. The Simpsons
14. Terminator:Sarah Connor Chronicles
15. Battlestar Galactica

evet liste epey uzun :).Bu dizilerin tamamını “tam” manasıyla izliyorum.Yarım yamalak cnbc-e de falan izlediğim dizilerde mevcut.Yukardaki dizilerden bazıları bitti zaten.

Siteyede adam gibi fotoğraf koyamıyorum aramada Fatih hoca baskınla aldı makineyi.Hangi akla hizmetle fotoğraf makinesi yasak anlayamadım gerçi.Anı olsun arkadaşlarımızı hatırlayalım beraber yıllığa koyalım diye makine getiriyoruz o günde şansımıza arama oluyor.Fatih hoca konseyle içeri giriyor ve MediaMark’tan çıkmış gibi poşet poşet telefon,mp3 ve bilimum teknolojik aygıtlarla dışarı çıkıyor.İlk bize girdiği için olan bize oluyor.Neyse..Ondan yani koyamadık foto.Telefonun kamerası falan idare etcez artık.

Mailime yığınla gelen davetleri ve NTV’de Cem YILMAZ’ın incelemesinden sonra Facebook‘a üye olmaya karar verdim.Sizlere biraz Facebook‘tan bahsedeceğim.Efendim Facebook aslında üniversitede okuyan veya mezun olanların hayata atıldıktan sonra birbirini bulması için kurulmuş bir site.Benim gibi bir lise talebesi için pek faydalı olmuyor.Özelliklede okuduğum lise Facebook’a kayıtlı değilse.

Mesela ilkokuldan birini arattınız bi baktınız adam bilmemne üni’sinde bilmemne olmuş.Hemen arkadaşlık atıyoruz ve oo naber beni hatırladınmı vay nasıl gidiyo hayat falan diye ortamı kuruyoruz.Elbette sırf bu amaç için değil.Örneğin ben üye olduğumda listemde 20′ye yakın kişi buldu ve otomatikman onlarla arkadaş oldu.

Facebook’un en önemli özelliklerinden biri facebook’tan bağımsız olarak çalışan ve oluşturulabilen kendi sayfanızda gösterebildiğiniz minik programlar ve şablonlar.Bunlar sayesinde profiliniz eğlenceli bir hale geliyor ve daha çok ziyaretçi topluyor.Şüphesiz üye olunabilen yüzbinlerce grubunda facebookun temelinde payı büyük.Neredeyse mahallenize bile kurulmuş gruplar mevcut .

Facebook aslında çok eğlenceli bir site fotoğraflarınızı koyabilir,üzerinde arkadaşlarınızı işaretleyebilir,başkalarının fotoğraflarına yorumlar yazabilir ve daha pek çok eğlenceli şey yapılabilir.Ama önemli olan tek şey varki arkadaş ortamı.Bir ortamınız veya tanıdığınız yoksa zevk almanız çok zor.Bazı arkadaşlarımız “kız düşürme sitesi” sansada facebook bundan çok daha öte.

Biraz kendi profilimden örnekler göstereyim:

Bu blogun ilk mesajıdır aslında ilk mesajı değilde önceki database’i büyük bir yangında kaybettik.Çok acı bir durum tabiki ama napalım domain ve host boşa gitmesin dedim başlıyım bari yazmaya biliyorum bi heves başladım ilerde bırakırım kesin ama napalım yaw böle güzel janjanlı logolar temalar görünce gaza geliyorum hep.Neyse bakalım başladık nekadar süreceeeeek…

Zack Snyder’ın yönettiği Frank Miller’ın çizgi romanından uyarlanan 300 Spartalı filmine geçen cumartesi gitme şerefine nail oldum.Bol sayıda görsel efektin kullanıldığı bu harikulâde filmi ben şahsen çok beğendim.Film hem tarih hem sanat hem de görsellik açısından pek çok şey ifade ediyor.Ağır çekim kamera taktikleri, gerçekten harika zoomlar ve ani çekimler ve daha pek çok görsellik 300 Spartalı’nın her kısmında göze çarpıyor.Filmin konusunu herkesin bildiğini sanıyorum.300 Spartalı’nın bilmem kaç milyon kişiye karşı verdiği savaş.Gerçek bir olaydan alınmış.Bilmeyenler incelemesi ve konusu için Beyazperde‘ye bakabilir.

Yanlız neden bilinmez ben filmde pek aradığımı bulamadım.Film kötü demek istemiyorum.Muhteşem bir film.Ancak Trailer’larla(Fragman)bize çok daha büyük bir zevk yaşatacağını düşünüyordum.Belki de fazla ümitlendim.Belki de ne istediğimi, aradığımı kendim bile bilmiyordum.Ama film sonunda azımda yayvan bir tat kalmadı desem yalan olur.Burda filmi kötülemek istemiyorum.Herkesin mutlaka görmesi gereken bir film olduğunu tekrar vurgulayarak yazıma son veriyorum :).Filme verdiğim puan ise 9,5/10 (0,5 yayvan tat yüzünden )

Dip Not:Yakında YouTube’ta 300 Ispartalı adıyla Türk çevrimleri olacağına adım gibi eminim :).